‘‘Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur’’ve 1858 Arazi Kanunnamesi
"If you care, it's a vineyard, if you don't, it's a mountain" and the Land Code of 1858
29.01.2023
Öbekleşmiş yabani ağaçlar, çalılar arasında arasında sürülmüş tarlalar, bakımlı bahçelerde, bağlarda türlü meyveler, tahıllar yetişiyor. Bakılan, terbiye edilen dağların, bağa, bahçeye evrildiğini, etrafı çevrilerek mülke dönüştüğünü çevre köylerdeki görüşmelerimizde de dinliyoruz.
Bu hikayeler, bize ilkin ‘’Bakarsan dağ, bakmazsan bağ olur’’ atasözünü hatırlatıyor. Öte yandan, Onur İnal’ın Batı Anadolu’da gerçekleşen dönüşümü çevre tarihi perspektifinden ele aldığı ‘‘İmparatorluğun Meyveleri: 19. Yüzyıl Sonunda İncir, Kuru Üzüm ve Batı Anadolu'nun Dönüşümü’’ isimli makalesine de Çukurova’dan referanslar veriyor. Bu metinde de belirtilen, 1858 Arazi Kanunnamesi Anadolu’nun pek çok yerinde ormanlık, makilik alanların tarımsal kullanıma açılmasının önünü açıyor. Özellikle de ‘‘mevat arazi’’ olarak adlandırılan sahipsiz alanların ekim dikim faaliyetleri ile özel mülke geçmesinin önü açılıyor. İnal’ın makalesinde agroekolojik bir bakış açısıyla yorumladığı gibi, mülkiyet ilişkilerini yeniden tanımlayan ve araziyi bir kaynağa dönüştüren bu değişiklik Anadolu’da insanın çevre üzerindeki etkisinin arttığı yeni bir dönemin miladı (2021).
Nüfusunun büyük bir çoğunluğu yörük kökenli olan Karaisalı Köylerine geç yerleşilmiş olduğu için mülkiyet hikayeleri de oldukça taze. Yamaçlarda büyüyen mahsüllerin arasında kalan yabani ağaçlar ve çalılarda bir zamanların ‘‘mevat’’ arazilerinin izlerini görüyoruz.
Bu hikayeler, bize ilkin ‘’Bakarsan dağ, bakmazsan bağ olur’’ atasözünü hatırlatıyor. Öte yandan, Onur İnal’ın Batı Anadolu’da gerçekleşen dönüşümü çevre tarihi perspektifinden ele aldığı ‘‘İmparatorluğun Meyveleri: 19. Yüzyıl Sonunda İncir, Kuru Üzüm ve Batı Anadolu'nun Dönüşümü’’ isimli makalesine de Çukurova’dan referanslar veriyor. Bu metinde de belirtilen, 1858 Arazi Kanunnamesi Anadolu’nun pek çok yerinde ormanlık, makilik alanların tarımsal kullanıma açılmasının önünü açıyor. Özellikle de ‘‘mevat arazi’’ olarak adlandırılan sahipsiz alanların ekim dikim faaliyetleri ile özel mülke geçmesinin önü açılıyor. İnal’ın makalesinde agroekolojik bir bakış açısıyla yorumladığı gibi, mülkiyet ilişkilerini yeniden tanımlayan ve araziyi bir kaynağa dönüştüren bu değişiklik Anadolu’da insanın çevre üzerindeki etkisinin arttığı yeni bir dönemin miladı (2021).
Nüfusunun büyük bir çoğunluğu yörük kökenli olan Karaisalı Köylerine geç yerleşilmiş olduğu için mülkiyet hikayeleri de oldukça taze. Yamaçlarda büyüyen mahsüllerin arasında kalan yabani ağaçlar ve çalılarda bir zamanların ‘‘mevat’’ arazilerinin izlerini görüyoruz.
Among the clustered wild trees and bushes, plowed fields, well-kept gardens and vineyards grow various fruits and grains. We also hear in our interviews in the surrounding villages that the mountains that were reclaimed have turned into vineyards and gardens, and have been surrounded and turned into property.
These stories remind us of the local saying "If you look, it becomes a vineyard, if you don't, it becomes a mountain". On the other hand, the Çukurova landscape also makes reference to Onur İnal's article,"Fruits of Empire: Figs, Raisins, and Transformation of Western Anatolia in the Late Nineteenth Century." As mentioned in this text on the transformation in Western Anatolia from the perspective of environmental history, the Land Code of 1858 paved the way for the opening of forested and maquis lands for agricultural use in many parts of Anatolia. In particular, it paves the way for the private ownership of unclaimed areas called "mevat arazi" through cultivation and planting activities. As İnal interprets from an agroecological perspective in his article, this change, which redefines property relations and transforms land into a resource, is the milestone of a new era in Anatolia in which human impact on the environment is increasing.
The villages of Karaisalı, where the majority of the population is of nomadic origin, were settled late, so their ownership stories are quite fresh. In the wild trees and shrubs among the crops growing on the hillsides, we see traces of the "mevat" (unclaimed) lands of the past.
These stories remind us of the local saying "If you look, it becomes a vineyard, if you don't, it becomes a mountain". On the other hand, the Çukurova landscape also makes reference to Onur İnal's article,"Fruits of Empire: Figs, Raisins, and Transformation of Western Anatolia in the Late Nineteenth Century." As mentioned in this text on the transformation in Western Anatolia from the perspective of environmental history, the Land Code of 1858 paved the way for the opening of forested and maquis lands for agricultural use in many parts of Anatolia. In particular, it paves the way for the private ownership of unclaimed areas called "mevat arazi" through cultivation and planting activities. As İnal interprets from an agroecological perspective in his article, this change, which redefines property relations and transforms land into a resource, is the milestone of a new era in Anatolia in which human impact on the environment is increasing.
The villages of Karaisalı, where the majority of the population is of nomadic origin, were settled late, so their ownership stories are quite fresh. In the wild trees and shrubs among the crops growing on the hillsides, we see traces of the "mevat" (unclaimed) lands of the past.
Photos: Mahsul Projesi